25 Haziran 2008 Çarşamba

16. SÜLEYMANALEMDAROĞULLARI (KATBİYENTİ)

1882 yılında, Meydancık nahiyesi Taşköprü Köyü’nden gelmişlerdir. Kâtip Mehmet Efendi, ailenin büyüğü olup, 1844 yılında doğmuş, 1916 yılında, 72 yaşında ölmüştür. Babasının adı Süleyman, annesinin adı Hafize’dir. Şahin, Ali, İrfan ve Süleyman adlarında üç erkek, Hanife adında bir kız çocuğu vardır. Muhacir oldukları tarihte, Hanife’nin Süleyman Ağa ile evli olduğu, nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır.

Mehmet Efendi’nin, muhacir olmadan evvel, Batum vilayetine bağlı Borçka kazasında, tapu ve emlakıye işlemlerinin yapıldığı memuriyet görevinde çalıştığı, katip ünvanının buradan geldiği söylenmektedir. Bu ailenin, nüfus kayıtlarında görülen lakabı “Süleyman Alemdaroğlu”dur. Nüfus bilgilerindeki “Turan” soyadını, bugün Meydancık’ta yaşayan “Süleyman Alemdaroğlu” soyundan gelenler de kullanmaktadır.

Mehmet Efendi ve damadı Süleyman Ağa, Meydancık’daki köylerinde rahat bir yaşam sürmekteyken, Rusların işgalinden sonra huzursuz olmuşlar, Rusların sivil halka karşı uyguladıkları muamelenin ve zorbalığın artması, bazı Rus askerlerinin halkın namusuna el ve dil uzatması, hadiselerin karşılıklı silah kullanmaya kadar varması ve bu olaylar sırasında Süleyman Ağa’nın adının bazı öldürme olaylarına karışması üzerine, acele olarak köylerinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. Aile, yükte hafif, pahada ağır eşyalarını toplayarak, karayolu ile Erzurum, Bayburt, Gümüşhane üzerinden bölgeden muhacir olmuşlar, göç sırasında, diğer göçmenler gibi büyük sıkıntılar ve zorluklar yaşamışlardır.

Mehmet Efendi’nin büyük oğlu Şahin Ali, göç sırasında 16, ikinci çocuğu İrfan 12-13 yaşlarındadır. Mehmet Efendi ve ailesi köylerinden ayrılırken, İrfan, arkadaşları ile beraber köyün yakınında bulunan derede çimiyormuş. Oradan alelacele kafileye katılmışlar. İrfan arkadaşlarından ayrılmak istememiş, babasına küsmüş, uzun yıllar dargınlığını sürdürmüş, arkadaşlarından ve çocukluğunun hatıralarından ayrılmanın üzüntüsünü gülmemek suretiyle göstermiştir.

1893 doğumlu Süleyman adındaki oğlu, seferberlikte askere alınmış, bir daha kendisinden haber alınamamıştır. Büyük oğlu Şahin Ali ise ayağından sakat olduğu için askere alınmamış, babasının ölümünden sonra ailenin reisliğini üstlenmiştir.

Katip Mehmet Efendi ile ilgili anlatılanlar ve bilinenler, gençliğinde bedenen güç gerektiren işlerde çalışmadığı, çalışmayı pek sevmediği, çok güzel saz çaldığı, herkes bağda bostanda uğraşırken, onun gölgede oturup sazı ile söyleştiğidir.

1905 yılında, imparatorluk sınırları içindeki topraklarda yaşayanlar, genel nüfus sayımı kapsamında sayılmıştır. Bu sayım işlemleri sırasında, Katip Mehmet Efendi’nin, Hamidiye Köyü’nün sayımını yaparak, İnebolu Nüfus Memurluğu’na gidip, bu bilgiyi bizzat kendisinin nüfus kütüklerine geçirdiği söylenmektedir. Mehmet Efendi’nin, müzik ve müzik aletlerine olan aşinalığı, torunlarında da vardır. Torunu Mahir Turan’ın çok güzel kemane çaldığı, Mustafa Turan’ın da gençliğinde tulum üflediği bilinmektedir.

Katip Dede’nin çocukları, torunları, torun çocukları ile gelişen soyunu nüfus kütüğünden incelediğimizde, Hamidiye’nin en kalabalık ikinci ailesi olduklarını görüyoruz. 19.10.1999 tarihi itibariyle, aile kütüğünde 199 kişinin kaydı bulunmaktadır. Katip Mehmet Efendi’nin yerleştiği bu mahallenin, kullanılan iki adı vardır: Birincisi “Katibin Köyü” ( Gürcüce: Katibiyenti ), ikincisi ise “Şahin Ali’nin Köyü” ismidir. Resmi yazışmalarda “Şahin Ali” adının kullanıldığı görülmektedir. Bu ismin yerleşmesi ve benimsenmesi, Şahin Ali’nin çevrede daha çok tanınmasından kaynaklanmıştır.

Katip Mehmet Efendi'nin torunları: Yusuf, İsmail, Süleyman, Mahir ve Osman Turan.

Hiç yorum yok: