26 Haziran 2008 Perşembe

5. GİYİM ADETLERİ

Erkekler ayaklarına çarık veya çapula, külot pantolon, elde örülmüş yün çorap giyer, kışın karlı havalarda, keçi kılından dokunmuş, tozluk denilen, diz kapağına kadar çıkan dizlikler takarlardı.

Yazın ince kumaştan yapılmış ceket veya boyu ceketten biraz uzunca olan “sako” , bunun altına pamuk bezinden veya keten bezinden gömlek, pantolonun altına da uzunluğu paçalara kadar uzanan iç donu giyilir, başa ise “kabalak” adı verilen serpuşlar takılırdı.

Kadınlar evleninceye kadar, kırmızı rengin hakim olduğu kumaşlardan yapılmış elbiseler giyerler, başlarına çiçekli, dallı, kenarları oyalı ince yazmalar bağlarlardı. Genç kızların kırmızı elbise giymesi, o kızın bekar olduğuna delalet ederdi. Kızlar gelin olduktan sonra yeşil elbise giyerlerdi. Yeşil rengin ve yeşil elbise giymenin anlamı şudur: “Bu kadın bakire değildir, gelin olmuştur, yani kamildir.”

Evlenen kadınlar, başlarına beyaz bir örtü örterler, bunun yöredeki adı “bürgü”dür. Kadının başına beyaz örtü örtmesinin anlamı ise şudur: “Bu kadın kocasına sadıktır, her emrine itaat etmektedir.”

İlkbaharda kırmızı elbise giyen genç kızlar ve kadınlar, gece dışarıya çıkmazlar. Eğer bu kıyafetlerle dışarıya çıkarlarsa, cinlerin kendilerini kaçıracağına inanırlar.

Yaşlı kocakarılar veya dul kalan yaşlı kadınlar, siyah kumaşlardan yapılan elbiseler giyerler. Etek ve yelekten veya boydan kesimli bol entarilerden oluşan bu giysinin üstüne yaşlı kadınlar, ceket de giyerler.

Düğün, dernek, nişan, kına gibi törenlerde genç kızlar ve kadınlar en yeni ve gösterişli elbiselerini giyer, kendi aralarında yaptıkları eğlencelerde birbirlerine gösteriş yaparlardı.

Yörenin geleneksel giysilerinden olan peştamal, beli sıkı tutması için kullanılan kuşak ve daha pek çok unsur Gürcüler tarafından da benimsendi. Zaman içinde diğer geleneklerde olduğu gibi giyim konusundaki adetler de unutulmaya başladı.

Hiç yorum yok: