29 Haziran 2008 Pazar

5. KATİBİN KÖYÜ (KATBİYENTİ-KATİP MEHMET)

Süleyman Alemdaroğlu Mehmet Efendi, muhacir olmadan önce İmerhev ve havalisindeki Emlak-i Milliye işlerinden sorumlu olarak çalışmıştı. Gürcüce ve Arapça okuyup yazabiliyordu. Katip lakabı buradan geliyordu.

Rusların, Artvin vilayetindeki toprakları işgali ile bölgedeki halka ağır baskılar uygulaması, ırza namusa sarkıntılık olaylarının artması üzerine, taraflar arasında zaman zaman silahlı çatışmalar yaşanmaya başladı. Mehmet Efendi’nin damadı olan, Mısırlı Köyü’nden Süleyman Ağa ve arkadaşları, Rusların baskıları karşısında, Rus askerlerine karşı koyup bazılarını da öldürdüler. Bu olayın akabinde, ailesine daha büyük kötülük yapılacağından çekinen Mehmet Efendi, göç etmeye karar verdi. Mısırlı Köyü’nden Azizoğlu Süleyman Ağa, yine aynı köyden Hacı Azizoğlu Hacı Süleyman ve Taşköprü Köyü’nden Katip Mehmet Efendi, çoluk çocuğunu toplayıp yola koyuldular.

Karayolunu takip ederek Anadolu’nun içlerinden geçtiler ve şimdi torunlarının oturduğu mahalleyi kurdular. Buraya yerleşmek istemelerinin sebeplerinden birisi, İlyas Mahallesi’ndeki göçmenler ile aynı köylerden gelmeleriydi. Süleyman Ağa ile Molla İrfan ve Kel Raşit ile Süleyman Ağa’nın kardeş olmalarının da etkili olduğu sanılmaktadır.

Mehmet Efendi’nin, o zamana göre iki dilden okuyup yazma bilmesi, daha önce memuriyette çalışan biri olması sebebiyle “Katip” lakabı ile tanınması yüzünden, mahallenin adı “Katip Mahallesi” olarak anılmaya başlandı. Gürcülerin, kendi aralarındaki konuşmalarında “Katibiyenti” olarak telaffuz ettikleri mahallenin adı, zamanla çevre köylüleri tarafından, Mehmet Efendi’nin oğlu Şahin Ali’nin adı ile özdeşleşti. Gürcüler halen Katbiyenti adını kullanmakta ise de resmi yazışmalarda mahallenin adı “Şahin Ali” olarak yazılıp çizilmektedir.
"1882 tarihinde düzenlenen Azizoğullarından Süleyman Ağa ve Hacıazizoğullarından İbrahim Efendi'ye ait müşterek tapu senedi... (Senedi Hakani)"

Katip Mehmet ile beraber gelen damadı Süleyman Ağa ve Hacı Süleyman da aynı mahalleye yerleştiler. Süleyman Ağa, kısa zamanda çevrede tanınan birisi haline geldi. Harambolos adındaki Abanalı kereste tüccarı ile ortaklık kurarak, kereste ticaretine başladı. Bozkurt Çayı üzerinde su hızarları kurdurup Terce, Akın ve Şeyhşaban ormanlarından tomruk ve direk kesim işlerini aldı. Süleyman Ağa öldükten sonra kereste işini Hacı’nın oğlu İbrahim Efendi sürdürdü. Süleyman Ağa ve İbrahim Efendi, bölgenin aşar vergisinin toplama işini de yapıyorlardı. Süleyman Ağa ve İbrahim Efendi’nin hükümet görevlileri ile ilişkileri her dönemde uyumlu olarak sürdü. İleriki yıllarda Abana, Bozkurt, Küre ve Devrekani mıntıkalarının da aşar vergilerini topladılar.

Müstelzimin adamları olması nedeniyle tahsildarlar, jandarma ve bucak müdürleri ile senli benli olmuşlardı. Hükümet görevlileri yanında, bölgede şekavet yapan bazı küçük eşkıya çeteleri de sık sık yaylaya uğruyor, getirdikleri kaçak tütün denklerini İbrahim Efendi’ye bırakıyor, o da bunları Kastamonu ve Taşköprü taraflarına ulaştırıyordu.

Üç hane olarak kurulan Katip Mahallesi, bu gün 10 haneye çıkmıştır. Bu 10 haneden 8’ i Katip Mehmet’in torunlarına aittir. Hamidiye Köyü’nün, manzarası en güzel olan yeridir. Sinop istikametine doğru hem denizi hem de dağları seyretmek istiyorsanız, Katip Mahallesi’ne uğramadan geçmeyin, derim.

Hiç yorum yok: